Latifi Tezkiresi kime ait?

Şair latife ne demek?

Latife kelimesi Türk Dil Kurumuna göre ‘şaka’ anlamına gelmektedir. Ancak bu kelimenin temelinde karşı tarafın kalbini kırmadan küçük bir şaka olarak dile getirmek mümkün. Latife Ne Demek? Genel anlamı itibariyle TDK’ya göre Latife kelimesi ‘şaka’ anlamı üzerinden tabir edilmektedir.

Tezkireler nelerdir?

Tezkire, kelime anlamıyla “zikredilen, zikri geçen” anlamına gelen, kişilerin biyografisini çeşitli yönleriyle subjektif veya objektif ele alan eserlerdir. Tezkireler ilk kez İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Bu eserler mensur yazılmakla birlikte içinde manzum kısımların yer aldığı tezkireler de vardır.

Meşairüş Şuara kimin eseri?

Meşâirü’ş-şuarâ (Osmanlıca: مشاعر الشعراء), Âşık Paşa’nın önde gelen Türk edebiyatçıları üzerine yazdığı tezkire. 1568 yılında telif edilen eser nüshalar arasındaki farklılıklara göre 360 ila 424 arasında şairin biyografisini içermektedir.

Tezkireler bugünkü tiyatro eserlerini yerini tutar mı?

Divan edebiyatındaki tezkire, günümüz edebiyatında biyografinin karşılığıdır. Bu eserler mensur yazılmakla birlikte içinde manzum kısımların yer aldığı tezkireler de vardır. Tezkireler bugünkü edebiyat tarihlerinin ve şiir antolojilerinin yerini tutmaktadır. Tezkireler, çağının bir edebiyat ve kültür ürünüdür.

Latifi Tezkiresi kaç bölümdür?

Tezkire, bir mukaddime, üç bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır. Bu bölümler, her nüshada aynıdır. Bu bölümleri tanıtalım: Mukaddime : Latifi, mukaddime yani giriş kısmında kendi yazdığı eserleri sıralar.

Latifi Tezkiresi hangi dönem?

Latifi tezkiresinde şair ve sanatçıları objektif olarak değerlendirmiştir. Latifi tezkiresi bu yönüyle edebi tenkit örneğidir. Latifi‘nin 1546’da tamamlayıp Kanuniye sunduğu kendi adıyla anılan tezkiresi, 1896’da Tezkiretü’ş-Şuara adıyla yayınlanmıştır.

Tezkireler kaç bölümden oluşur?

Tezkireler 3 bölümden meydana gelmektedir; Ayrıca tanıtılan kişinin sosyal çevresi ve buna benzer birçok yönü bu kısımda anlatılır.

Hamse sahipleri kimlerdir?

Hamse sahibi olan sanatçılar: Nizami Gencevi, Ali Şîr Nevaî, Taşlıcalı Yahya Bey, Hamdullah Hamdi, Nevizade Atayi, Lâmiî Çelebi,Taşlıcalı Yahya, Behişti Ahmet Sinan Çelebi, Bostanlı Sabit, Bursalı Celilî, Hayati, Genceli Nizami, Ahmed Rıdvan, Kara Fazlı, Hamizade Celili, Fikri Derviş Çelebi, Kalkandelenli Mu’di …

Gülşen’i Şuara kimin?

Ahdî’nin en önemli eseri olan Gülşen-i Şuarâ (y. 971/1564-1002/1593) Şehzade Sultan Selîm adına yazılmıştır.

Tezkiretü ş Şuara kimin eseri Divan?

16. yüzyılda yaşamış olan Latîfî’nin şair Haffî hakkında yazdığı Tezkiretü’şŞuara, bu nesir türüne örnektir. Türk edebiyatında ilk şuara tezkiresi Alî Şîr Nevaî tarafından yazılan Mecâlisü’n-Nefâis’tir. Sehi Bey ile Aşık Çelebi’nin de bu türde başarılı eserleri vardır.

Riyazü ş Şuara kimin eseri?

Riyâzî’nin Mahmûd, Abdüllatîf ve Nasûhî isimli 3 oğlu vardır. Abdüllatîf Efendi, Lutfî mahlasıyla şiirler yazmış bir şairdir. 16.yy. şairlerinden Hayâlî Abdülvehhâb Çelebi’nin Riyâzî’nin anne tarafından akrabası olduğu Riyâzü’ş-Şu’arâ’da Riyâzî tarafından ifade edilmiştir.

17 yy tezkireleri nelerdir?

17. asır tezkireler bakımından zengin bir dönemdir. Bu dönemde Riyâzî Mehmet Efendi, Fâizî ve Rıza gibi müellifler (yazarlar) tarafından yazılan tezkirelere rastlanır. Bu tezkirelerin en önemlileri Riyâzî’ye ait olan, Riyâzü’ş-Şuarâ ve Fâizî’nin Zübdetü’l-Eş’âr adlı şairler tezkiresidir.

Teşrifatü ş Şuara kimin eseri?

güfti tezkiresi olarak da bilinir. 17. yüzyıl şairlerinden güfti’nin kaleme aldığı tezkiredir. türk edebiyatında nazımla yazılan ilk tezkire olması bakımından çok önemli bir yere sahiptir.

Tezkiretü ş Şuara ne hakkında bilgi?

Şuarâ Tezkiresi, Klasik Türk edebiyatında şairlerin biyografilerini, eserlerini ve edebi kişiliklerini anlatan eserlerdir. Ancak bunlarda, günümüzde ayrıntılı biyografi anlayışı bulmak mümkün değildir. 16. yüzyılda yaşamış olan Latîfî’nin şair Haffî hakkında yazdığı Tezkiretü’şŞuara, bu nesir türüne örnektir.

Surname edebiyatta ne demek?

Surname, Osmanlı dönemi Türk edebiyatında şenlikler hakkında yazılan edebî metinlerin genel adıdır. Osmanlı döneminde padişah çocuklarının doğum ve sünnet törenleriyle padişah kızlarının düğün törenlerini anlatan manzum, mensur ya da manzum-mensur karışık yazılan eserler genellikle Surnâme adını taşır.