Dilde sadeleşme hareketi nedir kimler başlatmıştır?
Türkçenin sadeleşmesi nedir?
Günümüz Türkçesi‘nin sadeleşmesinde ve gelişmesinde Yeni Lisan Hareketi ilk devre, başlangıç devresi olarak düşünülürse, ikinci devresi de 1930’larda başlayan “Dil İnkılâbı” devresidir. Bu devrede Atatürk’ün öncülüğü ile Türkçeye devlet elî uzanmış, sadeleşme ve Türkçecilik bir “devlet politikası” haline getirilmiştir.
Dilde sadeleşme hareketini kimler başlatmıştır?
Ömer Seyfettin, Ali Canip ve Ziya Gökalp’ın ortak çabasıyla ortaya çıkan bu hareket, başlarda “Yeni Lisan” (dilde sadeleşme) tezini savunmaktaydı. Sonra edebiyatı da içine aldı.
Türk dilinde sadeleşme ne zaman başladı?
Tanzimat döneminde “dilde sadeleşme” olarak başlayan hareket 20.yüzyıl başında Türkçeleşme olarak kendini göstermiştir.
Türkçenin sadeleşmesi adına çalışmalar yapan kişi kimdir?
Türk sözlükçülük tarihinde önemli bir yeri olan Şemsettin Sami de Türkçenin sadeleşmesi üzerine çalışmış, yazılarında bu konuyu önemle işlemiştir. Şemsettin Sami, 1303’te bu konuda ilk eser olan Lisan’ı yayımlamıştır.
Dilde sadeleşme düşüncesi nedir?
O, Türkçenin yapısını bilen, yabancı dil kurallarına ihtiyacı olmadığını savunan, dili kullanmada kolaylık sağlayacağı için çok daha öncesinden Lâtin harflerine geçilmesi gerektiği düşüncesine sahip, fakat görüşleri bakımından o gün hâkim olan anlayışa ters düşen bir yazardır.
Lehçeler nelerdir?
Adriyatik Denizi’nden Çin Denizi’ne kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada yaşayan Türkçe de birçok lehçelere ayrılmıştır: Batı Türkçesinin Anadolu, Azerî, Türkmen lehçeleri gibi ve Özbek lehçesi, Kazak lehçesi, Kırgız lehçesi… Lehçenin ayrı bir dile dönüşmesi olayına Türk dilinde de rastlanmaktadır.
Genç Kalemler dergisinin dil ve edebiyatı açısından önemi nedir?
Genç Kalemler 20. yüzyıl Türk Edebiyatı‘na damgasını vuracak olan “Milli Edebiyat” akımının da öncülüğünü yapmıştır. Dergide bir yandan ulusal dil ve edebiyat anlayışının kuramsal çerçevesi çizilirken, diğer yandan bu kuramsal çerçeveye uygun olarak, savunulan görüşler hayata geçirilmiştir.
Yeni Lisan hareketinde ne savunmuştur?
Genç Kalemler’in ilk sayısında yer alan “Yeni Lisan” başlıklı imzasız makale Ömer Seyfettin tarafından yazılmıştır. Dilde özleşmenin savunulduğu yazıda, ulusal bir yazın oluşturabilmek için önce ulusal bir dilin gerekliliği üzerinde durulur.
Türkiyede kaç tane lehçe var?
Bu yazı dilleri Türkçe, Azerice, Türkmence, Özbekçe, Kazakça, Kırgızca, Tatarca, Başkurtça, Uygurça, Gagavuzca, Karakalpakça, Kumukça, Karaçay-Balkarca, Nogayca, Hakasça, Altayca, Tuvaca, Çuvaşça ve Yakutçadır.
Osmanli dilde sadeleşme ilk ne zaman başladı?
17. Yüzyıl’ın sadeleşme hareketi Seyehatname ile baş göstermeye başlamıştır. 18. Yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devletinde gerileme devam etmektedir.
Türkçenin Sadeleşmesinde adı geçen isimler kimlerdir?
Dilde sadeleşme, Türkçe‘den yabancı kelimelerin çıkartılması, yazı diliyle konuşma dili arasındaki ayrımın ortadan kaldırılması ve yeni sözcükler türetmek ve fakat Türkçenin lehçelerinden sözcük almamak gibi kriterleri içeriyordu. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem bu hareketin ilk temsilcileridir.
Türkçe hangi dil ailesinde yer alır?
Türkçe, dünya dilleri arasında yapı yönüyle sondan eklemeli diller grubunda; köken bakımından da Ural – Altay dil grubunun Altay dilleri ailesinde yer almaktadır.
Osmanlı döneminde dilde sadeleşme olmuş mu?
Ahmet Vefik Paşa bu dönemin Tanzimat dil çalışmalarını gösterir. Yani Tanzimatla birlikte dilin sadeleşmesi bu devreye girer. Bu sadeleşme bağlamında da çeşitli dil çalışmaları, gramer çalışmaları, gazeteyle birlikte dilin bir probleme dönüşmesi, sadeleşmenin bir temel amaca dönüşmesi bu dönemde gerçekleşir.
Türk dilinin Lehceleri nelerdir?
Bu yazı dilleri Türkçe, Azerice, Türkmence, Özbekçe, Kazakça, Kırgızca, Tatarca, Başkurtça, Uygurça, Gagavuzca, Karakalpakça, Kumukça, Karaçay-Balkarca, Nogayca, Hakasça, Altayca, Tuvaca, Çuvaşça ve Yakutçadır.
Genç Kalemler dergisinin önemi nedir?
Genç Kalemler 20. yüzyıl Türk Edebiyatı’na damgasını vuracak olan “Milli Edebiyat” akımının da öncülüğünü yapmıştır. Dergide bir yandan ulusal dil ve edebiyat anlayışının kuramsal çerçevesi çizilirken, diğer yandan bu kuramsal çerçeveye uygun olarak, savunulan görüşler hayata geçirilmiştir.